Buluşmaya geç kalan arkadaşıma nerede olduğunu soruyorum; "Hastanedeyim" diye mesaj atıyor. "Henüz iş yerinden çıkmadım" falan yazsana yahu, az kalsın kalbime iniyordu.
Aynı numara ayakkabı, aynı beden tişört, aynı beden pantolon derken kızımla aynı numara iç çamaşırı giymeye başladık. Kızımın kocaman bir ergen olması gerçeğinden çok, benim ince bir yapımın olduğu gerçeğine inanmak daha çok işime geliyor. Kızım küçükken görüp kınadığım tüm iri yarı ergenlerden özür dilerim.
Aykırı olacaksınız anladım da oraya piercing yaptırmak da nedir ya? Hiç mi bizi düşünmezsiniz? Bütün ilişki boyunca acaba benimkini çizer mi, bir tarafları yırtar mı diye düşünmekten zevk falan alamaz oldum yemin ederim!
Evden çıkıyorum, asansörle zemin kata iniyorum, kapıyı açıp dışarıya adımımı atıyorum, asansörü bekleyen biraz hırpani kılıklı 2 kişiyi görüyorum, çığlığı basıp kabine geri kaçıp kapıyı bam diye kapatıyorum. Demek ki neymiş; bir günde 8 bölüm Walking Dead izlemek bünyeyi bozarmış. Ayıp oldu komşulara ya. Sizi zombi sandım da denmez ki insanlara şimdi.
Karımm kapıda komşu ile konuşuyor. O sırada komşunun 3 yaşlarındaki meleği çaktırmadan içeri girip televizyona dalmış olan benim yanı başımda bitiveriyor. Peki sonra ne oluyor dersiniz? Bir anlık korku ve refleksle "Hoşt!" diye bağıran bir ben, sesimin şiddetiyle ağlamaya başlayan bir melek, bebeğine hoşt dedim diye trip atıp küsen bir komşu... Arkadaş dibimde sessiz sessiz durmuş katil bebek Çaki gibi bana bakıyordu. Korktum ya olamaz mı?
@gizo01 'in itirafındaki gibi... İlk defa poğaça yaptığımda 13 sene önce görümcem, ikinci defa yaptığımda 3 sene önce kocamı kuzeni vefat etti. Dün dolaptaki zeytin ezmelerini gören kocam "Bari bir poğaça yap, değerlensinler." deyince durumu anlattım. "Tamam o zaman yapma, yaparsan da babaannene niyet et, en yaşlı o" dedi. Sonuç; poğaça moğaça yapmıyorum!
"Eğer yanlış anlamazsan, ev de görüşebilir miyiz?" dedi. "Tabii ki neden yanlış anlayayım ki "dedim. Sevindirik oldum resmen ben davet etmeden kendisi davet edince... Ama nereden bilebilirdim ki terör korkusundan kalabalık yerleri tercih etmediğini? Çay, kek ve börek eşliğinde oturduk kardeş kardeş. Lanet olsun teröre ve hissettirdiği yanlış anlamalara...
Bir ay sonra düğünüm var. Her şey yolunda, nişanlıma da çok aşığım fakat nedense evliliği yürütemeyeceğim hissine kapılıyorum durmadan. Yapıma çok aykırı çünkü, bazı şeyleri düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyorum. Komşular, akrabalar, günler, kaynana, görümce, elti, misafir, yemek, ütü, temizlik... Hele de çocuk! Ben kulaklığımı takıp ellerim ceplerimde melankolik melankolik dolaşan bir insandım. Ne zaman geldim bu hale?
Servis şoförümüz trafikte bir sürücüyle dalaşıyor, bu kez adam bıçkın çıkıp önümüzü kesiyor. Araçtan inip tam bizimkine patlayacakken az önceki asabiyetinden eser kalmayan şoför abimiz kısık sesle uyarıyor; "Abi senin arka fren lambası yanmıyor, muayeneden geçmez."
Hemşire
Buluşmaya geç kalan arkadaşıma nerede olduğunu soruyorum; "Hastanedeyim" diye mesaj atıyor. "Henüz iş yerinden çıkmadım" falan yazsana yahu, az kalsın kalbime iniyordu.
Korku mu?
Ne Elm Sokağı Kabusları ne Testere ne de başka bir korku filmi; çöpü atarken konteynırdan fırlayan kedinin yaşattığı gerilimi yaşatamadı bana.
Kocaman
Aynı numara ayakkabı, aynı beden tişört, aynı beden pantolon derken kızımla aynı numara iç çamaşırı giymeye başladık. Kızımın kocaman bir ergen olması gerçeğinden çok, benim ince bir yapımın olduğu gerçeğine inanmak daha çok işime geliyor. Kızım küçükken görüp kınadığım tüm iri yarı ergenlerden özür dilerim.
Gerek Yok
Aykırı olacaksınız anladım da oraya piercing yaptırmak da nedir ya? Hiç mi bizi düşünmezsiniz? Bütün ilişki boyunca acaba benimkini çizer mi, bir tarafları yırtar mı diye düşünmekten zevk falan alamaz oldum yemin ederim!
Yürüyen Ölüler
Evden çıkıyorum, asansörle zemin kata iniyorum, kapıyı açıp dışarıya adımımı atıyorum, asansörü bekleyen biraz hırpani kılıklı 2 kişiyi görüyorum, çığlığı basıp kabine geri kaçıp kapıyı bam diye kapatıyorum. Demek ki neymiş; bir günde 8 bölüm Walking Dead izlemek bünyeyi bozarmış. Ayıp oldu komşulara ya. Sizi zombi sandım da denmez ki insanlara şimdi.
Korku
Karımm kapıda komşu ile konuşuyor. O sırada komşunun 3 yaşlarındaki meleği çaktırmadan içeri girip televizyona dalmış olan benim yanı başımda bitiveriyor. Peki sonra ne oluyor dersiniz? Bir anlık korku ve refleksle "Hoşt!" diye bağıran bir ben, sesimin şiddetiyle ağlamaya başlayan bir melek, bebeğine hoşt dedim diye trip atıp küsen bir komşu... Arkadaş dibimde sessiz sessiz durmuş katil bebek Çaki gibi bana bakıyordu. Korktum ya olamaz mı?
Poğaça
@gizo01 'in itirafındaki gibi... İlk defa poğaça yaptığımda 13 sene önce görümcem, ikinci defa yaptığımda 3 sene önce kocamı kuzeni vefat etti. Dün dolaptaki zeytin ezmelerini gören kocam "Bari bir poğaça yap, değerlensinler." deyince durumu anlattım. "Tamam o zaman yapma, yaparsan da babaannene niyet et, en yaşlı o" dedi. Sonuç; poğaça moğaça yapmıyorum!
Korkunun getirdikleri
"Eğer yanlış anlamazsan, ev de görüşebilir miyiz?" dedi. "Tabii ki neden yanlış anlayayım ki "dedim. Sevindirik oldum resmen ben davet etmeden kendisi davet edince... Ama nereden bilebilirdim ki terör korkusundan kalabalık yerleri tercih etmediğini? Çay, kek ve börek eşliğinde oturduk kardeş kardeş. Lanet olsun teröre ve hissettirdiği yanlış anlamalara...
Kötü his
Bir ay sonra düğünüm var. Her şey yolunda, nişanlıma da çok aşığım fakat nedense evliliği yürütemeyeceğim hissine kapılıyorum durmadan. Yapıma çok aykırı çünkü, bazı şeyleri düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyorum. Komşular, akrabalar, günler, kaynana, görümce, elti, misafir, yemek, ütü, temizlik... Hele de çocuk! Ben kulaklığımı takıp ellerim ceplerimde melankolik melankolik dolaşan bir insandım. Ne zaman geldim bu hale?
Korkum dağlarda gezer
Servis şoförümüz trafikte bir sürücüyle dalaşıyor, bu kez adam bıçkın çıkıp önümüzü kesiyor. Araçtan inip tam bizimkine patlayacakken az önceki asabiyetinden eser kalmayan şoför abimiz kısık sesle uyarıyor; "Abi senin arka fren lambası yanmıyor, muayeneden geçmez."